allahın dünyasında yaşamayacaksın

uptofate
ben aslında kendi halinde bir agnostik-ateist idim. ılımlı insandım, hala öyleyim ama gerçekten insanlığa olan inancımı kaybediyorum.

karakter sınırına takıldı başlık, hoş bu sözü sarf eden de bir sürü sınıra takılmış ama; 1-1 yani. biz yazalım asıl halini : "allahın kitabından rahatsız oluyorsan, allahın dünyasında yaşamayacaksın."



Olay çukurova üniversitesinde gerçekleşmiş anladığım kadarıyla. yeni olduğunu tahmin ediyorum. ben yeni denk geldim en azıdan. toplum içinde nasıl davranacağını bilmeyen bir bireyin, bunun ahlakını almamış bir bireyin (hangi ahlakı aldığını da merak etmiyor değilim ), otobüste diğer insanları rahatsız etmeyi kendine hak bilmesi ve bunu fütursuzca savunması durumu söz konusu. birisi onu nazik ve makul bir şekilde ikaz edince de bu savunmayı yapıyor.

"allahın kitabından rahatsız oluyorsan, allahın dünyasında yaşamayacaksın." zaten nazikçe uyaran elemana ( ki en asil duyguların insanıdır ) da çirkinleşiyor.

dertliyim sözlük, böyle böyle dertleniyorum. şimdi bu adama neyin savunmasını yapacaksın. radikal islam, siyasal islam buyur bu da sonucu. bu adamla neyi konuşacaksın. adam senin en temel hakkına, yaşama hakkına göz dikmiş. biz de oturalım. hak diyelim, hukuk diyelim, adalet diyelim...

edit : başlığı parsellemiş gibi olmayalım diye editliyorum.

öncelikle doğru-yanlış kavramları, kısmen göreceli kavramlardır. bir insanı üzmek yanlıştır, onu mutlu etmek ise doğrudur.bu iki örnek bu kavramların kısmen mutlak olduğu noktalardır. ancak kanıtlayamadığınız ve kanıtlayamayacağınız otoritelere dayanarak insanları rızaları dışında şeyler yapmaya zorlamanız, göreceli bir doğruluktur. size göre doğru olması karşı taraf için doğru olmasını gerektirmez. genel manada kabul görmesini gerektirmez. [başka insanlara zarar vermediğin sürece istediğini düşünmekte özgürsün, mantığını ne zaman kabul edeceğiz ] bunu bir yana bırakırsak,

üslup hatası ? öncelikle üslup nedir ?

tdk'ya göre "1. isim anlatma, oluş, deyiş veya yapış biçimi, tarz".

bu bağlamda değerlendirdiğimizde anlatım iki temel ögeden oluşuyor. amaç[temel öge] ve biçim. hemen bir örnek verelim, havada kalmasın. hatta direk bu söz öbeğini inceleyelim.

allah'ın dünyasında yaşamayacaksın. allahın dünyasından kasıt -bilinen tek dünya- bu dünya sanırım. eleman diyor ki bu dünya'da yaşamayacaksın o zaman. bahsettik, yaşayabileceğimiz başka bir dünya yok. biçim unsurunu kaldırdığımızda bu eleman zaten bizim yaşamamızı istemiyor.

toplayacak olursak edit1'i : sizin doğrunuza inanmak istemeyen birini zorlayamazsınız. dünya üzerinde 7.4 milyar insan varken, hep ben doğruyum tek ben doğruyum diye gezemezsiniz. saygı, düşünce özgürlüğü, saygı... ve burda hatalı olan şey üslup değil, temel öge. yani amaç. sizin fikrinizi paylaşmayan insanların da yaşama hakkı var. ben demiyorum avrupa insan hakları sözleşmesi madde 2 diyor. uzağa gitme diyorsanız, 1982 anayasası madde 17 diyor.
bigcoder
nerede nasıl konuşması gerektiğini bilmeyen birisi gibi duruyor, kendini kaptırmış birşeyler anlatıyor.
emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker (iyiliği emretmek ve kötülükten men etmek)'e çalışıyor fakat üslup hatası yapıyor.
independence
birey islam adina konusunca her yer ona haktir mubahtir gibi bir davranis icerisinde. ayni seyleri bir hristiyan bir yahudi konusuyor olsaydi adim gibi biliyorum ki bu kisi o kisi yahut kisilere tepki gosterirdi. radikal islamcilik aldi basini yurudu memlekette ki bunun basini da zaten iktidar partisi cekiyor. bir otobus icerisinde misyonerlik nedir ya? islam adina konustugunu dusunen kisilerin her seyi her yeri kendilerine hak gormeleri nedir? islami birileri birilerinden belediye otobusunde vapurda falan mi ogrenecek?

laikligin yeni anayasada olmamasi gerektigini dusunen ve bunu dile getiren bir meclis baskaninin oldugu ulkede bunlar henuz guzel gunler. cok daha beterleri ile karsilasacagimiz gunler hayli yakindir.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol