muhte$em bir umit ya$ar oguzcan $iiri.
ben bir ayten tutturmuşum 
oh ne iyi 
aytenli içkiler içip sarhoş oluyorum 
ne güzel 
hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin 
biraz ayten sürüyorum 
güzelleşiyor. 
şarkılar söylüyorum 
şiirler yazıyorum,ayten üzerine 
saatim her zaman ya ayten’e beş var 
ya ayten’i beş geçiyor 
ne yana baksam gördüğüm o 
gözümü yumsam aklımdan ayten geçiyor 
bana sorarsanız mevsimlerden ayten’deyiz. 
günlerden aytentesi 
odur gün gün beni yaşatan 
onun kokusu sarmıştır sokakları 
onun gözleridir şafakta gördüğüm 
akşam kızıllığında onun dudakları 
başka kadını övmeyin yanımda gücenirim 
ayten’i övecekseniz 
ne ala oturabilirsiniz 
bir kadehte sizinle içeriz ayten’i 
iki laf ederiz. 
onu siz de seversiniz benim gibi 
ama yağma yok 
ayten’i size bırakmam 
alın,tek kat elbisemi size vereyim 
cebimde bir on liram var 
onu da alın gerekirse 
ben ayten’i düşünürüm üşümem 
üç kere adını tekrarlarım karnım doyar 
parasızlık da bir şey mi? 
ölüm bile kötü değil 
aytensizlik kadar ! 
ona uğramayan gemiler batsın 
ondan geçmeyen trenler devrilsin 
onu sevmeyen yürek taş kesilsin 
kapansın onu görmeyen gözler 
onu övmeyen diller kurusun 
iki kere iki dört elde var ayten 
bundan böyle dünyada 
aşkın adı ayten olsun.
                    milyon kere ayten
^bundan sonra dünyada aşkın adı ayten olsun^ ayteni olmayanlar napıcak diye düşündüren şiir. ama şiirin güzelliği tartışılamnaz bile.
                    
    ahmet selçuk ilkanın çok güzel yorumladığı bir şiirdir birde bu şiirin ayteni ben vurdum şeklinde versiyonu vardırki oda çok güzeldir...
                    
    (bkz: ayten in sonu)
                    
    bugun bülent arınçin basin aciklamasindan da net olarak anlayabildik ki sayin bulent arinc bu $iirin hastasi.
                    
    neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?
