kumarbi

civeng
hitit mitolojisinde, babasına başkaldıran ve onun penisini ısırarak kopartan tanrı.

yunan mitolojisinde de izleri görülecek ilginç bir efsanedir kumarbi efsanesi.

bu destan bir kaç kompozisyon halinde işlenmiştir. ancak tablelerin çoğunda büyük kırıklar olduğu için parça parça günümüze gelmiştir.

bu efsane, hesiodos’un theogonia’sını andıracak biçimde tanrı soyarından bahsetmektedir.

"ilk (eski) tanrılar, […] kuvvetli tanrılar işitsinler : […] geçmiş yıllarda alalu (gökyüzünde) kral idi. alalu tathta oturuyordu. ve tanrıların önde geleni, güçlü anu, (hizmetçi olarak) onun huzurunda duruyordu. o, (alalu’nun) ayaklarına kapanıyor ve içki kaplarını, içmek için, onun eline veriyordu."

ancak bu durum çok uzun sürmez. alalu gökte dokuz yıl krallık yapar. anu, alalu’ya karşı ayaklanır ve onu yenerek aşağıya, karanlık toprağa gönderir ve tahta geçer. bu kez kumarbi ona hizmet etmeye başlar.

anu da dokuz yıl boyunca tahtta kalır. dokuzuncu yılda bu kez kumarbi anu’ya karşı ayaklanır ve onunla savaşmaya başlar. anu, kumarbi’ye karşı koyamaz , kaçar :

"anu, kumarbi’nin el ve ayaklarından kendini sıyırdı ve kaçtı. anu, gökyüzüne çıktı. (fakat) kumarbi onun arkasından koştu. anu’nun ayaklarından yakaladı ve anu’yu gökyüzünden aşağıya çekti. (kumarbi anu’nun) dizini (bel altını) ve bronza benzer kumarbi’nin karnına bitişik erkeklik organını ısırdı. kumarbi, anu’nun erkekliğini yutunca, o sevinde ve yüksek sesle güldü. anu döndü ve kumarbi’ye (şöyle) söylenmeye başladı : « erkekliğimi yuttuğun için kendi içinden seviniyor musun? kendi kendine sevinme! ben sana yük (tohum) yükledim. ilk olarak soylu fırtına tanrısı ile seni aşıladım (gebe bıraktım). ikincisi dayanılmaz aranzah nehriyle seni aşıladım. üçüncüsü soylu tašmišu ile seni aşıladım. üç dehşet tanrıyı ben sana bir yük olarak yerleştirdim."

anu böyle diyerek gökyüzüne gizlenir. kumarbi ise hemen tükürür ve daha sonra da nippur şehrine gider. kumarbi burada doğum için ayları sayar ve tanrıları dünyaya getirir. metinin buraları çok kırık olduğundan efsanenin bu bölüm hakkında ayrıntılı bilgimiz yoktur. ancak çıkan tanrılar da savaşa tutuşurlar. en kuvvetlisi teşup’tur. hatta teşup boğası šeri’ye şöyle der :

"[artık kim benim] karşıma kavga etmeye gelebilir? [şimdi beni kim] yenebilir? kumarbi bile [bana karşı çıkamaz(?)]"

kırık parçalardan anu’nun kumarbi’nin öldürülmesini istemediğini öğreniyoruz. ayrıca yeryüzü de hamiledir ve ay saymaktadır ve tabletin sonunda iki çocuk doğurur.

tabletlerin kırık olması yüznden efsanenei tam bir versiyonu elimizde yoktur. yalnız anlaşıldığı kadar, efsane mezopotamya kökenlidir. hitiler’e hurriler yoluyla girmiştir.

metinin hesiodos’un theogonia’sıyla benzerliği dikkat çekicidir. hesiodos’un bu efsaneleri anadolu’dan aldığı düşünlebilinir.

köken ne olursa olsun bu efsane hititlerde, daha doğrusu anadolu’da bir nalam kazanmış ve belki de "yunan mucizesi" denilen safsatanın doğuşunda rol oynamıştır.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol