fazıl say

0 /
totik
hiç hayatında gideceğim bu ülkeden demedin mi?
faili bir türlü bulunamayan cinayetlere, aydınlarının cayır cayır yakılmasına ağlamadın mı? ağlarken bu insanlar benim insanım olabilir mi diye sormadın mı kendine?
en basiti bu yüzyılda hala okuma yazma bilmeyen insanın olduğunda ve bu insanlar cehaletten zerre utanmadığında, ’bir kitap bile okumadım hayatımda hiç eksiklik hissetmedim’ dediğinde milletinin vekilleri, bu ülkede genç olmaktan hiçbir şeyi değiştirememekten dolayı kalbin acımadı mı?
mafyanın ve tarikatların hukuktan daha değerli oluşu hala canını yakmıyor mu? yıllarca kadınını okutmaya uğraşıp ardından onu bir bez parçası ile sembole çevirmeye çalışanlara tepkin yok mu? sınırlarını korumak için bile izin almaya giden başbakanına bakıp hala alkışlayabiliyorsan aslında denilmek istenen hiçbirşeyi anlayamamışsın demektir. daha iyi bir türkiye hayal edenlerin cümlesidir bu terk cümlesi ama gitmez hiçbir yere gerçekten vatanını seven.zaten gerçekten vatanını sevdiğinden verir bu tepkiyi. dünyanın her yerinde yaşabilecek olan fazıl say’da gitmez. gideceği, para kazanacağı yer olmadığından değil bu ülkede iki üç kişi neler oluyor diye etrafına baksın ister bu cümleyi söylerken. gerçek bir sanatçının yapması gerektiği gibi muhalliftir fazıl say. türkiye vatan hainleriyle kaçakçılarla gurur duyar. yeteneği olmayan teşirci kadınlara, karısını dövüp yere tüküren türkücülere sanatçı der. insanları geriye götüren bütün düşünceleri yayan, kadınları vurduran ekranlarda gerle gerile konuşan mafya kılıklı ’sanatçılarını’ omuzunda taşır. ama sıra fazıl saya gelince tek kabahati kültürlü olmaktır.türkiye herkesle gurur duyar. bir fazıl sayı bu güne kadar bu kadar konuşmamış ve bir türlü gurur duyamamıştır.
sepulturk
bu adamın son yorumlarıyla ilgili aklıma bazı şeyler takıldı. bu konuşmalarını da sözlüğe ilk taşıyan ve ilk eleştiren de benim onu da belirtmek isterim. fakat eleştirinin de bazı kıstasları vardır.

herkes "siktirsin gitsin mına kodugum. ya sev ya terk et." gibi saçma sapan eleştirilere kalkışmış bakıyorum da. yahu hiç kimse mi bu adamın dediklerine kulak vermez. bu adam neden böyle bir şey demiş, ne onu bunu deme noktasına getirmiş, kimse mi bi arayıp soruşturmaz.

onu bu sözleri söylemeye getiren en önemli olaylardan birisini aşağıda id’sini vereceğim entryde bulabilirsiniz. adam çıktı açık açık dedi ki "bu ülke karanlığa gidiyor, bu adamlar anasını ağlatıyorlar ülkenin. ülkemden kopma noktasına geldim" diyor da bütün suçlu kendisi oluyor, ona bunları düşündürenler, ülkesinin zaferleri için besteler yazmış bir sanatçıyı küstürenlerin hiçbir suçu olmuyor.

#728101

ama aslında haklısınız. fazıl say gibiler gitsin, tuncay özkan gibi postal siliciler çok güzel işler yaparlar bu ülkede.

ayrıca bu adamın beynine laf edenler ilk önce kendi beyinleriyle neler üretmişler onu bir irdelesinler. öyle kolay değil efendiler düşünen, çalışan, üreten beyine laf etmek.

edit: en sağlam kaynaktan aldığım haberlere göre şöyle de bir durum var bu adamla ilgili. şimdi bu insanı eleştiren ve ortada sanatçıyız diye gezen neredeyse bütün insanların çifte pasaportu varmış. fakat bu abimiz inatla sadece türk pasaportunu kullanıyormuş ve değiştirmeye de hiç niyeti yokmuş. hani ayda yılda bir yurtdışına giden insanların eleştirdiği, yılda ortalama 140 konser veren adam bu yurtdışında. üstelik düşünüldüğü gibi hiç de kolay geçmiyormuş vize alma işlemleri. yani şapkayı artık elinize mi alırsınız düşünürken naparsınız bilemiyorum.
betterthan
kurtulus savasin da gotunu donup avrupa ya kacanlari animsatti bana her nedense.

sen gidersen o giderse bu giderse kim kalacak bu ulkede diye bi soru sormanin elzem oldugu san’atci.
el menzile beynel menzileteyn
"koreltecegi olanaklar"a sahipken "kiymetim bilinmiyor" iddialariyla degil de, "islamci" yaftasini yapistirarak marjinallestirdigi "siz" lerden uzak kalmak maksadi ile turkiye’yi terketme karari alan halktan uzak ve fakat aristokrat cevrelerce takdire sayan "sanatci"..

merakli edit:"islamci" kelimesine serh koyacak biri varsa beri gelsin..
(bkz: gtunuzden kelime uydurmayin)
kurabiye
kendisi kısıtlı tarih bilgisiyle bugüne göndermede bulunmaya çalışan, işini hakkıyla yapan iyi bir müzisyendir. peki bir cümlede bir olumlu bir olumsuz yargı kullanılır mı? evet kullanılır. eğer objektif bakılabilirse öyle de bir kullanılır ki... "hayır gitmesin, seni yaptığın işle çok seviyoruz dediklerimizdendir". ama bu deha sanatçımız neden o pırıltılı zekasını kullanıp da at gözlüklerini bir kenara bırakmaz işte bu tartışılır.
avalon
’kaçma, mücadele et!’ diyip aslında destek verenleri ’size hayattaki mücadelelerinizde başarılar dilerim’!!! diyip tersleyen, cok aşırı zekilikten bu hale geldiğini düşündüğüm, değerli sanatçımız.
freagl dreams
“en çok da gelecek kuşaklar için kaygılanıyoruz. eğer, günün birinde karanlık güçler cumhuriyetimize ve ulusal değerlere hayat hakkı tanımazsa, onlara teslim olacak değiliz" demiş sanatçıya tepki bu olmuş; "kusura bakma da fazıl say sen kimsin ki bu millete bu yaftayı yapıştırıyorsun dediğim sanatçı." gibi aşağılık tanımlara da dur demek yine birilerinin boynunun borcudur.

ki adam kötü bir şey demiyor kaba ve aşağılık o tabiri caiz zihniyetinizle anlaşılması babında şöyle diyor "sizler ananızı sikilmekten kurtaran bir adamın geleceğe bıraktığı mirasa ihanet ettiniz". evet aynen böyle diyor tüm türkiye’ye.
sitivreyvaugin
isteyen gider isteyen kalır da sarı çizmeli mehmet ağa bu açıklamayı yapsaydı acaba bu kadar konuşulurmuydu

ya fazıl say zaten hayatının büyük bir kısmını yurt dışında geçirmiş bir insan.bence önceki gidişlerinden tek farkı her seferinde bu açıklamayı yapmış olmamasıdır.tepki verilmeli mi o bile şüpheli bence... zaten bu ülkede bazı dönemlerde yeterince parası olanlar hep sıkıntılı dönemlerde yırtmayı başarmışlardır işler düzelincede sevgili vatanım diyerek geri gelmişlerdir yani bence tutan yoksa gidebilir bi sakınca yoktur.

<bkzgüle güle fazıl say seni çok özleyeceğiz yemin ederim.amin.>
freyja
çagdaş modern ve gerçek bir atatürkçü olan piyanistimiz.yurt dışına yerleşme konusunda bayağı polemik olmuş. belki bu haber aydınlatır herkesi. ne demek istediğini daha iyi anlarsınız böylece .
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=241775
daruga
parmaklarında bir rahatsızlık olduğunu düşünüyorum. zira son zamanlarda can sıkıntısından mıdır nedir sürekli saçmalıyor.bi işine bak ya.
coco
-bir bilmecem war çocuklar
-haydi ’say say’
-herkese yavşak demesiyle bilinir
-acaba nedir nedir?
-piyano denince akla
-tamam simdi buldum
-hemen onun adı gelir
-fazıl fazıl fazıl...

(bkz: eti reklamı)
orqn
bu adamı izledikten sonra hemen bir piyano alıp çalmak istiyor insan.allahtan uzun süren bir durum değil bu.yoksa onca parayı hiç bir zaman kullanamayacağımız bir alete yatırırdık alimallah.
louandreassalome
türk piyanist besteci.1970 yılında ankara’da doğan fazıl say,yazar ve müzikolog ahmet say’ın oğludur.piyano eğitimini ankara’da mithat fenmen ve kamuran gündemir,düsseldorf’ta david levine ile yapmıştır.

üç yaşındayken obuacı ali kemal kaya ile ritmik jimnastik ve işitme alıştırmalarına başlayan fazıl say, bir yıl sonra mithat fenmen’den aldığı piyano dersleriyle sevgiyi içeren bir öğrenim sürecine girmiştir. fenmen’le sekiz yıl süren bu dönem, piyano, solfej ve teorinin yanı sıra, besteciliğe özendirme çalışmalarını ve konser podyumlarına ısındırma amaçlı küçük dinletileri kapsar.

mithat fenmen’i yitirdiğimiz 1982 yılında ankara devlet konservatuarı’na giren fazıl say, ’özel statü’ olarak nitelenen hızlandırılmış yoğun eğitim çerçevesinde kamuran gündemir ile piyano, ilhan baran ile kompozisyon çalışmıştır. gündemir, yorum kavrayışı gerektiren yapıtlar üzerinde üst düzey bir değerlendirme ortamı yaratarak öğrencisini yetiştirmiş, ilhan baran ise ona kompozisyon eğitiminin temeli olan teknik donanımları kazandırmıştır. donanımların başlıcaları arasında armoni, kontrpuan, form bilgisi, analiz, enstrümantasyon, orkestrasyon, antik modlar, türm müziği makamsal ve ritmik sistemleri, caz armonisi, stil araştırmaları v.b. vardır. ilhan baran, ayrıca çağdaş müzik stilleri çalışması için ertuğrul oğuz fırat’dan yararlanılmasını istemiş ve fazıl say, üç yıl fırat’dan ders almıştır.

1987 yılında konservatuarı bitiren genç piyanist, almanya’nın daad bursuyla bu ülkeye gitmiş, düsseldorf müzik yüksek okulu’nda amerikalı piyanist david levine’in öğrencisi olmuştur. dünyanın önde gelen schubert yorumcularından olan levine, ’yaratıcı yorumculuk’un tipik bir örneğidir. fazıl say, piyanist kimliğiyle onu örnek almıştır.

1991 yılında ’konser piyanisti’ diplomasını alan besteci, berlin’e yerleşerek profesyonel müzik yaşamına atılmıştır. uluslararası ilk başarısı, avrupa birliği’nin düzenlediği avrupa piyano yarışması’nda kazandığı ödüldür (1991). aynı yıl berlin senfoni orkestrası’nın kendisine sipariş ettiği konçerto, bu orkestranın eşliğinde kemancı götz bernau ve bestecinin solistliğinde dünya prömiyeri olarak seslendirilmiştir. fazıl say’ın 1991 – 1995 yılları arasında almanya’da verdiği konser ve resitaller üzerine basında yayınlanan yazılar, bir kitap oluşturacak sayıdadır.

1994 yılı, piyanist ve bestecimizin kariyerinde dönüm noktasıdır: genç konser artistleri avrupa yarışması’nda birinci olduktan sonra, new york’da yapılan kıtalararası yarışmada dünya birinciliğini almış; radio france beracasa vakfı, paul a. fish vakfı, boston metamorphos orkestrası, m. clairmont vakfı gibi kuruluşların ödülleriyle onurlandırılması, kariyerini new york’da sürdürmesini sağlamıştır.

1995 yılından günümüze uzanan süreç içinde tırmanışını sürdüren fazıl say, fransa ağırlıkta olmak üzere avrupa ülkelerinde ve beş kıtada etkinliklerini sürdürmekte, günümüzün önde gelen şef ve orkestralarının eşliğinde konserler vermekte, ünlü salonlarda resitaller sunmaktadır.

besteciliği üzerine öncelikle söylenmesi gereken, yazdığı piyano yapıtlarını daha sonra orkestra yapıtlarına dönüştürmesidir. bu nedenle konçertolarının sayısı giderek artmaktadır.

besteleri

’prelüdler’, flüt ve piyano için, 1985; ilk seslendirme: mehmet mesci ve f. say, 1986.
’süit’, piyano için, 1986.
’siyah ilahiler’, keman ve piyano için, 1987; ilk seslendirme, götz bernau ve sayali dadaş; berlin’in 750. yılı kutlamaları dolayısıyla, 1987.
’gitar konçertosu’, 1987; bu yapıtı geri çekti, 1997’de gitar ve orkestra için yeni bir yapıt yazdı.
’ipekyolu’, piyano için, 1989; ilk seslendirme: rias berlin radyosu, canlı yayın: f. say, 1989; sonradan konçertoya dönüştürüldü.
’yansıtmalar’, keman, piyano ve orkestra için konçerto, 1991; ilk seslendirme: eduard maturet yönetimindeki berlin senfoni orkestrası, solistler; götz bernau, f. say, 1991.
’nasreddin hoca’nın dansları’ (sonradan “türk dansları” olarak adı değiştirilmiştir), piyano için, 1991.
’antik anadolu modları albümünden’, piyano için, 1991.
’üç masal’, oda orkestrası için: (12 yaylı, 6 üflemeli çalgı, arp, çelesta ve vurmalı çalgılar için), 1992.
’liszt’in si minör sonatı orkestralaması”; büyük orkestra için, 1992.
’altı prelüd’ debussy’nin 6 prelüdünün orkestralaması. 14 solo çalgıcı için: flüt, obua, klarnet, fagot, trompet, 2 vurmalı çalgı, piyano, gitar ve yaylılar dördülü, 1992; ilk seslendirme: besteci yönetimindeki yeni müzik topluluğu, köln, 1992.
’paganini’nin temaları üzerine çeşitlemeler” (modern caz stilinde) piyano için, 1993.
’ipekyolu’, piyano konçertosu, 1994; ilk seslendirme: scott yoo yönetimindeki boston metamorphosen orkestrası, solist: f.say, 1995.
’fantazi parçaları’, piyano için, 1993.
’caz fantazileri’, piyano için, 1994.
’senfoni konçertant’, piyano ve büyük orkestra için, 1993; ilk seslendirme: gürer aykal yönetimindeki cumhurbaşkanlığı senfoni orkestrası, solist: fazıl say, 1996; orkestra: 3 flüt, 3 obua, 3 klarnet, altosaksofon, 2 fagot, kontrafagot, 4 trompet, 3 trombon, tuba, 7 vurmalı çalgıcı için 27 vurmalı çalgı ve yaylılar için (14+12+12+8).
’gitar ve orkestra için’, (gitar konçertosunun yeniden yazılışı), 1996.
’iki ballade’, oda orkestrası için; 1996 ilk seslendirme: scott yoo yönetimindeki boston metamorphosen orkestrası, 1996.
’oda senfonisi’, oda orkestrası için, 1996; ilk seslendirme: scott yoo yönetimindeki boston metamorphosen orkestrası, 1996.
’kara toprak’, piyano için, aşık veysel’in teması üzerine, 1997.
’gülnihal’, piyano için, hamamizade ismail dede efendi’nin teması üzerine, 1997.
’kadanslar’, mozart’ın piyano konçertoları için kadanslar, 1987 – 1996.
’nazım oratoryosu’, piyano, solo ses, koro ve orkestra için, 2001.
’metin altıok için ağıt’, piyano, solo ses, koro ve oda orkestrası için, 2002/2003.
’piyanno konçertosu, no:3’, piyano ve orkestra için, 2001.


kitapları
’uçak notları’, müzik ansiklopedisi yayınları, kasım 1999.

nota defterleri
’schwarze hymnen for violin and piano’, verlag für musik-enzyklopaedie, 1987.
’nasreddin hoca’nın dansları (piyano için)’, yapı kredi yayınları, istanbul, 1990.
’fantazi parçaları (piyano için)’, yapı kredi yayınları, istanbul, 1993.
’paganini çeşitlemeleri (piyano için)’, yapı kredi yayınları, istanbul, 1995.
’sonat (keman ve piyano için)’, yapı kredi yayınları, istanbul, 1997.
’ipekyolu (piyano konçertosu)’, yapı kredi yayınları, istanbul, 1998.

albümleri (cd)
’wolfgang amadeus mozart’, warner music france
piano sonata k.333 in b flat major
variations on ’ah, vous dirais-je, maman’ k.256
piano sonata k.330 in c major
piano sonata k.331 in a major ’alla turca’.
’fazıl say’, troppenote recordings
piano concerto no.2 "silk road"
chamber symphony
two ballades
four dances of nasreddin hodja
fantasy pieces.
’george gershwin’, teldec classics international
rhapsody in blue
porgy and bess arrangements...
’igor stravinsky’, teldec classics international
le sacre du printemps.
’johann sebastian bach’, teldec classics international
french suite n.6 bwv 817 in e major
italian concerto bwv 971 in f major
prelude and fugue bwv 543 in a minor
chaconne in d minor (f. busoni)
prelude and fugue bwv 846 in c major.
’peter ilyich tchaikovsky’, teldec classics international
piano concerto no.1 in b flat minor
’franz liszt’,
piano sonata in b minor.
’johann sebastian bach, teldec classics international
italian concerto bwv 971 in f major
french suite n.6 bwv 817 in e major
prelude and fugue bwv 543 in a minor
’wolfgang amadeus mozart’,
piano sonata k.331

http://tr.wikipedia.org/wiki/faz%c4%b1l_say
ankakusu
sanatina bir lafim yok ama bu adam tam bir kendini bir sey zanneden sanatcidir.
ozellikle orhan gencebay dinleyenlere soyledigi kabul edilemezdir.
hadi genel olarak arabeski tenkit edebilirsin, sevmedigini diyebilirsin, laf atabilirsin ama arabesk dunyasinda orhan gencebayin kili olamaycaklar varken neden orhan gencebaya laf atarsin?

tek temennim bundan sonra sayginin ne oldugunu ogrenmesi. onun disinda zaten sanatina lafim olmaz.
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol