sadece senin yuzun

firambogaz
bir onat kutlar şiiri...

yeraltında bir bizans sarnıcı gibi loş
kuyularda körlerin durağan bakışlarını
tedirgin bir çocuğun önsezileriyle
bozmadan geçerken hiç düşünmemiştim
yukarda bembeyaz bir güvercinin
mavi bir balkonun bulutlarından
benim toprağımı aradığını

karşıda tepelerin hayal perdesini
bir sardunya ağacı hışırdatıyor
koyunlar sessiz bir yılan bir güneş
bir kısrağı her yıl aşan kırların
azgın tanrısı pan’dan doğma yabansı
ve inatçı bir keçi gibi gavvino
bir zincirlemeyle geçiyor çocukluğumun
kısa pantolonlu kara gözlü yoksulluğuna

sanki pera’nın bindokuzyüzden
art nouveau pencerelerden baktığı
tirşe haliç ve loş kumrular oteli
birbirinden habersiz iki odada
seni de salıyor düşlere ve beni
tanrım görmeden tedirgin ve kızgın
gümüş bir asansör çıkarırken seni
kara bir ağırlık gibi iniyorum boşluğa

sakalının koyu meşe dallarıyla
kapatınca karanlık bulutlar
göklerdeki hâsin ve eski ahitten
bir mezmurla isyan eden babamız
dilsiz ve korkulu ve yoksul
sıkı toprağı delip güneşe doğru
alınyazısı yırtan ufacık tohum
benim geçmiş tarlalardan arkadaşım
kemik saplı kaçamak bir çakıyla
kurak hayalgücümü kanatıyor

sanki bir sayım günü ya da sikiyönetim
issız sokaklarında surdiplerinin
birbirine rastlamadan dolaşan
iki serüvenci gezgin gibiyiz
bomboş bir sinemanın koltuklarında
kapkara bir perdeyle ayrılmış gözlerimiz

bir kuzunun boğazına saplanan hançer
birden gürültülere boğuyor kenti
kanlı sokaklarında gondollar yüzdüren
bir venedik dişarda bu bozgun bizans
çocukları hançerleyip öldürüyorlar
kırik bir akordeon gibi yüzleri

sanki erken rönesansın bir sarayında
sesleri sarmaşıklar gibi bir madrigalin
iki sağır şarkıcı gibiyiz
şiirimiz sarılıyor usanmaksızın
birbirine ve biz sarılamıyoruz

gölgeli kümeslerde yeniyetmeler
kucağında fısıldaşan tavuklar
kara gözlü sıpalar ve soluk soluğa
evreni sevişmenin kuşlarıyla dolduran
gelinler metresler orospular melekler
ağaçların ve rüzgarın ve tüm denizlerin
seslerine karışan su azgın hayat
sanki seni ve beni
boğazın çok derin akıntılarında
ters yöne habersiz yelken kaldıran
iki çağdışı ve şaşkın balık gibi
bir doyumsuz hasrete tutsak ediyor

perdede şimdi kocaman bir hayal
sadece senin yüzün
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol