osmanlı sadrazamı (istanbul 1815 - nice 1869). şair keçecizâde izzet mollanın oğlu.
tıbbiyeyi bitirdi (1835). üç yıl kadar trablusgarbda bulundu; dönünce, babıâli tercüme odasına girdi ve başmütercimliğe kadar yükseldi (1839). sonra, londra sefareti başkâtipliğine getirildi (1814). londradan dönüşünde ispanya ortaelçisi oldu ve "rütbe-i sâniye" nişanı aldı (1844). ertesi yıl, dîvân-ı hümâyun tercümanlığına ve âmedciliğine tayin edildi (1847). o, bu görevdeyken, bütün avrupada çıkan ve tuna yörelerine de yayılan milliyetçi ayaklanmalar sebebiyle, bir rus ordusu eflaka girince, bükreşe gönderildi (1848). orada, ruslarla iyi ilişkiler sağlamaya çalıştı. macar ve leh devrimcileri, rusların avusturyalılara yardımı dolayısıyla güç durumda kalarak, osmanlı devletine sığınmışlardı. fuad efendi, dostluk bağlarını koparmamak için, mültecilerden üç subayın iadesini, diğerlerinin de vidine sevk edilmelerini teklif etti. fakat babıâli, sadrazam mustafa reşit paşanın görüşünü benimseyerek, hiçbirinin geri verilmemesini kararlaştırdı. rusya ve avusturyanın, mülteciler en kısa zamanda geri verilmediği takdirde siyasî ilişkileri kesmek zorunda kalacaklarını bildirmeleri üzerine (1849), vükelâ meclisi, bükreşte bulunan fuad efendinin, fevkalâde büyükelçilik payesiyle rus çarına gönderilmesine karar verdi. fuad efendi, çar iade talebinde ısrar ettiği takdirde, münasebetleri kesmeden, durumu istanbula bildirerek yeni talimat beklemek gibi ağır bir görev yüklenmişti. öte yandan, yetkisinin sınırlı olması da, kendisini zor durumda bırakıyordu. 4 ekim 1849da, padişahın mektubunu çara verdi. mülteciler meselesinin iki hükümdar arasında özel bir mesele olduğunu, dışişleri bakanı nesselroda kabul ettirerek, müzakerelerin devamını sağladı. babıâli, fuad efendinin hizmetlerini takdir ederek, onu bâlâ rütbesiyle sadaret müsteşarlığına tayin etti. istanbula dönünce (1850), kendisine mükâfat olarak imtiyaz nişanı verildi. bir süre bursada kalan fuad efendi, cevdet efendi (paşa) ile birlikte kavâid-i osmaniye (osmanlıca kuralları) adlı gramer kitabını yazdı; şirket-i hayriyenin tüzük tasarısını kaleme aldı. bursadan dönüşünde, o sırada kurulan encümen-i dânişe, sadaret müsteşarı sıfatıyla üye tayin edildi. sadrazam reşid paşa tarafından mısıra gönderildi (mart 1852). orada kaldığı üç buçuk ay içinde, mısırın 60 000 kese olan yıllık vergisini 80 000 keseye yükseltti. dönüşünde hariciye nazırlığına getirildi. bu sırada, mukaddes makamlar meselesi son haddine gelmişti. ruslar, fuad efendinin bu konuda fransızları tuttuğunu öne sürmüşlerdi. prens mençikof, bu konuyu görüşmek için istanbula geldi. doğruca sadrazamı ziyaret etti. bu tutumu usule aykırı bulan fuad efendi, nazırlıktan çekildi. babıâli, mençikofun isteklerini geri çevirdi ve rusyaya savaş açtı (1853). bundan yararlanarak yanya üzerine yürüyen yunan çete kuvvetlerini bastırma görevi, fuad efendiye verildi (1854). istanbula dönüşünden sonra, meclis-i âlî-i tanzimat reisliği de verilerek, vezirlik rütbesi ile hariciye nazırlığına getirildi (nisan 1855). ancak, işlerinin çokluğu yüzünden, meclis-i tanzimat reisliğini bıraktı. paris konferansına katılmasını önlemek amacıyla, ingiliz elçisi lord strafford, padişahtan fuad paşanın değiştirilmesini isteyince, görevinden ayrıldı (kasım 1856). meclis-i âlîye memur edildi; ertesi yılın ağustos ayında ikinci defa meclis-i âlî-i tanzimat reisliğine getirildi; çok geçmeden de hariciye nazırlığına tayin edildi. eflak ve boğdanın yeni idaresini kararlaştırmak için toplanan paris kongresine, hariciye nazırlığı da uhdesinde bırakılarak, murahhas tayin edildi (nisan 1858).
fuad paşa, 1860 yılında, cebel-i lübnanda marunîler ile dürzîler arasında çıkan anlaşmazlığın çözümlenmesine, hariciye nazırlığı uhdesinde olduğu halde, fevkalâde komiser sıfatıyla memur edildi. beyruta gitti, şamdaki karışıklıkları şiddet kullanarak bastırdı. suçlu dürzî reislerinin teslim olmaları, fuad paşanın, özellikle fransızlara karşı, durumunu daha da güçlendirdi, onların müdahalesini önledi.
fuad paşa suriyede iken, abdülmecid han vefat etti, tahta abdülaziz han geçti. yeni padişah, meclis-i vâlâ ile meclis-i âlî-i tazimatı birleştirerek, reisliğine fuad paşayı getirdi (14 temmuz 1861). kısa bir süre sonra, dördüncü defa hariciye nazırlığına ve ardından da sadrazamlığa tayin edilen (22 kasım 1861) fuad paşa, bir buçuk yıl kaldığı suriyeden ayrılarak istanbula döndü. bu görevi sırasında, devletin içinde bulunduğu malî buhranı gidermek amacıyla, hazinenin genel nezaretini üzerine aldı ve gerekli gördüğü tedbirleri, uzun bir yazı ile padişaha bildirdi. ama bütün çabalarına rağmen, malî durumu istediği gibi düzeltemedi. milliyet fikirlerinin rumelide yayılması yüzünden gittikçe ağırlaşan siyasî durumu da ileri sürerek, sadaretten istifa etti (6 ocak 1863). bir süre sonra, padişahın ısrarı üzerine meclis-i vâlâ-yı ahkâm-ı adliye reisliğini kabul etti. abdülaziz hanın mısır seyahatinde refakatinde bulundu (3 nisan - 3 mayıs 1863). dönüşte, yâver-i ekrem unvanını aldı. çok geçmeden, seraskerlik görevi üzerinde kalmak üzere, ikinci defa sadarete getirildi (1 haziran 1863). fuad paşa, abdülaziz hana hitaben, büyük devletlerin siyaseti karşısında devletin çıkarlarını korumak için tutulması gerekli yolları gösteren siyasî bir vasiyetname yazmış, bu vasiyetname sonradan, pariste çıkarılan meşveret gazetesinde yayımlanmıştı. siyasî görevleri sırasında, dış ilişkiler, malî ve askerî ıslahat dışında birtakım idarî icraatta da bulunan fuad paşa, eyalet teşkilatı yerine, yetkili valiler eliyle yönetilen vilayet teşkilatının kurulması, şehirlerde kârgir yapı usulünün uygulanması fikirlerini ortaya attı ve bunları gerçekleştirmeğe çalıştı. bu arada görevinden alındı.
âlî paşanın sadarete (sadrazamlığa) gelmesi üzerine, beşinci defa hariciye nazırı oldu (şubat 1867). abdülaziz hanın avrupa seyahatine katıldı (21 haziran - 17 ağustos 1867). kalp hastalığı sebebiyle, bu seyahatten yorgun ve hasta döndü, doktorların tavsiyesine uyarak kışı geçirmek üzere gittiği nicete öldü (12 şubat 1869). cenazesi istanbula getirilerek, peykhane sokağındaki türbesine gömüldü.
dış siyaset konusunda, fransızlardan yana olduğu ileri sürülür.
mevlevî tarikatına mensuptu.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?