rock n cola turka

angelus
rock n coke un kapitalist düzenin yılmaz bir savunucusu olduğunu düşünen ubermensch bireyler için düzenlenmesi muhtemel festival atraksiyonudur. yok lan buna da bi kulp uydururlar, yeşil sermaye felan derlen. bilmiyorum ne yapsak le cola nın sponsorluğunda bişeyler yapsak... o da isimden kaybediyo. neyse iyi günler.
nick nicki nickince
’pasaj muzik, istanbul plak nasil bir icecek cikarmiyorsa; bir icecek markasi da ’muzik’ adi altinda bir festival yapmasin’ tek istedigimizdi ama anlayana sivrisinek saz, anlamayana rock n coke az...
sinanhalac
dünyanın en güçlü firmalarından birisi sponsor olmasaydı, türk müzikseveri ne korn ne the cure ne de üç senedir gelen grupları mtv dışında bir yerde izleme şansına erişemeyeceklerdi. istanbul plak, pasaj müzik ve bilimum müzik ile ilgilenen şirket bugüne kadar bir insan evladını konser verdirtebilmiş mi ki hala burda laga luga yapılıyor anlamak mümkün değil. süper ligin ismi de turkcell super lig ama çatır çatır izliyosunuz maçları, türkiye kupası da fortis. demek ki sponsorluk denen bir olgu var ve artık hayatın her alanında alakalı da olsa alakasız da olsa kavramları birbirine bağlayabiliyor. hadi turkcell super lige de bir bahane bulun hadi...

3.sınıf barlarda sahne alan grupların katıldığı bir festival olan barışarock ile bir tutabiliyorsanız zaten sizinle konuşabilecek bir şeyimiz yokmuş a ağalar vah ağalar.
nick nicki nickince
biz de burda sabahtan beri sponsor ve organizator arasindaki farki bilmeyen insanlara laf anlatmaya calisiyormusuz megerse. harcadigimiz vakte yazik dememek lazim, herkesi bilgilendirmek lazim tabi...
ya basta viva zapatista
3. sınıf barlara gidenler birinci sınıf barlara gidenlerden çok daha onurlu, şerefli ve kafası basan kişiler olduğundan dolayıdır ki bu sınıf farklılığını yaratanlar bir gün o üst tabakanların altında ezileceğini bilmemektedirler.barışarock enternasyonal , milliyetçi olmayan ve rock’ın kendi ruhuna uygun grupları getirmiştir daima.

kimileri cure, korn ve sairi dinlemek isteyebilir ve bu festivale gidebilir.zaten sıkıntı gitmeleri değilde eleştirileri kaldıramamalarıdır. markalar ve sermaye hakkında dediklerimizi anlamayanlar coca cola ile turkcell, fortis gibi sermaye sınıflarını aynı kefeye koymaktadırlar;işte okuduğunu anlamamak ile komünistleri anlamadan onlara bok atmak tamda budur, okumak ve anladıktan sonra konuşmak lazımdır.cola turka’nın bile amerikan sermayesinden uzak olduğunu sanmak ise yine abesle iştigal olduğu gibi müzik sadece müziktir ama kitleleri etkiler demek gibi saçma bir ifade ile eşdeğerdir.
le petit prince
kendimizle barışarock!


barışarock diye bir festivalden söz edildiğini duymuşsunuzdur. ne yazık ki insanların hafızasında "coca cola’ya ve dolayısıyla rock’n coke’a karşı festival" olarak yer etmiştir.

başlangıçta öyle absürd bir algılanıştadır ki, iş "barışarock’ta coca cola içmek yasaktır" noktasına kadar gelmiştir. olay neredeyse; global sermayenin oyuncağı olmuş zengin rock’çılarla, sol görüşlü gerçek rock’çılar kamplaşmasına kadar gider. bu tavrın; rock’a da, kendini dinlediği müzik aracılığıyla ifade eden genç insanların psikolojisine de yapılmış en büyük kötülük olması bir yana; samimiyetine de inanmak mümkün değil.

neyse ki barışarock hatasını çabuk anlar. ilk olarak festivali rock’n coke’la aynı gün yapmaktan vazgeçerler. bu çok büyük bir adımdır. çünkü şu bush karşıtlığı nedeniyle rock’n coke’u protesto etme samimiyetsizliğini bir kenara bırakacak olsak bile; insanların her iki festivali de izleme özgürlüğünü ellerinden almaya kimsenin hakkı yoktur. ideolojik nedenlerle kimseyi ne rock’n coke’a ne de barışarock’a gitmeye zorlayabilirsiniz.

ardından kademeli olarak rock’n coke karşıtı söylemden uzaklaşılır. tıpkı olması gerektiği gibi rock’çılar; barış, eşitlik gibi kavramların etrafında birleşip, sevdikleri grupların şarkılarıyla eğlenmek için gelecektir artık barışarock’a. festivali her türlü güdümden ve partici anlayıştan da uzak tutmak gerekmektedir.

gördüğüm kadarıyla barışarock bu yıl itibariyle bunu da büyük ölçüde başarır. rock’ın hayal ettiği dünya düzeni, herhangi bir partinin vizyonuna sığamaz çünkü. orası olsa olsa, ulusal ya da küresel sivil toplum örgütlerinin seslerini duyuracağı bir platformdur. yoksa siyasi partilerin sempatizan toplayacağı bir mecra değil asla...

barışarock ilk günden beri ücretsiz bir festival olma ayrıcalığını da sürdürür. festivalde sahne alan gruplar da tek kuruş talep etmezler. sadece bu bile müthiş bir olay değil midir sizce?

bu yılki festivale gelecek olursak; barışarock 2006, türkiye’nin dört bir yanından sadece müzik dinlemek için gelen 30-35 bin katılımcısıyla; sahne alan 30’a yakın grubuyla kitlesel ve önemli bir festival olma yolunda büyük adım attı. festival organizasyonu, bu denli büyük bir kalabalık beklemediği için türlü aksilik yaşandı elbet ama bunu hoş görmek gerek. önemli olan bundan sonrası. bu artık "kardeşim bedava festival yapıyoruz, olur o kadar" işi değil. önümüzdeki yıl da festival alanındaki dinleyicinin onda birine yetecek bir ses düzenine tamah ederseniz, tek kuruş almadan sahneye çıkan müzisyeni az da olsa mutlu etmek için kulise iki tuvalet koymaz, monitör masasına işinden bihaber elemanlar yerleştirirseniz; iki gün içinde otuz kadar grubu sahneye indi bindi yaptırırsanız; güvenlik ve sağlık önlemlerine gereken ilgiyi göstermezseniz; çok yakında bu güzel festival en iyi olasılıkla hafızalarda tatlı bir hatıra olarak kalacaktır.

barışarock’ın çok kısa bir sürede yarattığı güç, yabana atılacak cinsten değil. ama dedim ya, iş asıl bundan sonra başlıyor. ilkelerinden ödün vermeden ama hiçbir komplekse de kapılmadan festivali hak ettiği kaliteye getirecek kurumsal sponsorları da yanına alarak; barışarock’ı avrupa’nın en önemli ücretsiz rock festivali haline getirmek hiç de zor değil çünkü. her şeyden önce kendimizle barışarock... emin olun savaşa karşı sesimiz daha gür çıkacak o zaman.

tolga akyıldız - hürriyet

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol