yemin ediyorum;
(bkz: i made him an offer he cant refuse)
(bkz: i made him an offer he cant refuse)
hemen burda dilbilimi devreye sokalım sayın bilgiçler:
iron ing. ütü
irony ing. ironi
demek ki neymiş, ütü yapar gibi ironi yapmak klavyenin azizliğine uğramakmış, büyütecek bir dava yokmuş.
(bkz: öylesine yüzeyselim ki kolluklarla yüzüyorum)
iron ing. ütü
irony ing. ironi
demek ki neymiş, ütü yapar gibi ironi yapmak klavyenin azizliğine uğramakmış, büyütecek bir dava yokmuş.
(bkz: öylesine yüzeyselim ki kolluklarla yüzüyorum)
ironinin tavan yaptığı andır işte bu insan modeli. bu model insanlar, insanları modellediği için kaybetmeye mahkumdur. sevmem böyle modelleri, ölsünler. onlar ki adam modelliyorlar, yok olsunlar daha iyi.
26 ocak cumartesi akşamı klasik mekanları peyotede sahne alacak grup.
groove armada - i see you baby
halktan olmanın bokunu çıkararak halkın bile konuşmadığı kadar halk gibi konuşmak. peheyt!
ab kapısının eşiğinden geçebilmek için önünü mesken edinmiş bu yüce şahsıyet, bugün yurtdışında yüksek öğrenim görecek türk öğrencilere şunu söylemiş:
"biz batının ilmini, sanatını almadık. maalesef geleneklerimize ters düşen ahlaksızlıklarını aldık."
çok güzel demiş. ne güzel demiş. de o zaman adama sorarlar...
"biz batının ilmini, sanatını almadık. maalesef geleneklerimize ters düşen ahlaksızlıklarını aldık."
çok güzel demiş. ne güzel demiş. de o zaman adama sorarlar...
aşmış bir dream theater şarkısı.
dont
tell me whats in
tell me how to write
dont tell me how to win
this fight
isnt your life
it isnt your right
to take the only thing thats
mine
proven over time
its over your head
dont try to read between the
lines
are clearly defined
never lose sight of
something you believe in
takin in the view from the outside
feeling like the underdog
watching through the window im on the outside
living like the underdog
ive been trying to justify you
in the end i will just defy you
to those who understand, i extend my hand
to the doubtful i demand, take me as i am
not under your command, i know where i stand
i wont change to fit your man, take me as i am
as i am
still
running uphill
swimming against the current
i wish i werent so
fucked
feels like im stuck
lost in a sea of mediocrity
slow down,
youre thinking too much
where is your soul?
you cannot touch
the way i
play
or tell me what to say
youre in the way
of all that i believe in
takin in the view from the outside
feeling like the underdog
watching through the window im on the outside
living like the underdog
ive been wasting my breath on you
open minds will descend upon you
to those who understand, i extend my hand
to the doubtful i demand, take me as i am
not under your command, i know where i stand
i wont change to fit your plan, take me as i am
dont
tell me whats in
tell me how to write
dont tell me how to win
this fight
isnt your life
it isnt your right
to take the only thing thats
mine
proven over time
its over your head
dont try to read between the
lines
are clearly defined
never lose sight of
something you believe in
takin in the view from the outside
feeling like the underdog
watching through the window im on the outside
living like the underdog
ive been trying to justify you
in the end i will just defy you
to those who understand, i extend my hand
to the doubtful i demand, take me as i am
not under your command, i know where i stand
i wont change to fit your man, take me as i am
as i am
still
running uphill
swimming against the current
i wish i werent so
fucked
feels like im stuck
lost in a sea of mediocrity
slow down,
youre thinking too much
where is your soul?
you cannot touch
the way i
play
or tell me what to say
youre in the way
of all that i believe in
takin in the view from the outside
feeling like the underdog
watching through the window im on the outside
living like the underdog
ive been wasting my breath on you
open minds will descend upon you
to those who understand, i extend my hand
to the doubtful i demand, take me as i am
not under your command, i know where i stand
i wont change to fit your plan, take me as i am
bir hariçten gazelciler bestesi:
terk ettiğin yerden nefretle bakılmalı sana
sana ki, sana ki yüreğin acımasın
yüreyesin yolunda inanarak doğruluğuna
yenilgini öngörmüş olsan bile....
kıyıda bekleme... durma,geç karşıya...
terk ettiğin yerden nefretle bakılmalı sana
sana ki, sana ki yüreğin acımasın
yüreyesin yolunda inanarak doğruluğuna
yenilgini öngörmüş olsan bile....
kıyıda bekleme... durma,geç karşıya...
sözleri:
gazetelerde yazılanlar planlar olabilir mi acaba?
herkes bir köşeden çekiyor, arzusun bilen var mı arasında?
biz mi saf düşünüyoruz ya da herkes öyle değil mi lan yoksa?
aman ha!
işte şurada konuşuyoruz kendimizce güzel bir dille
anlaşıyoruz da şöyle böyle, buna da şükrediyoruz. eyvallah...
mevlana farsça yazmış. divan edebiyatı zaten failun
yunus emre var toprakta, öyle tatlı arı bir dille
aman ha!
ben de bu dilde söylüyorum, çok çok daha rahat oluyor diye.
inceden döner de dilimiz ecnebi dillerin kimine.
gelip de soran da olabilir tercihin neden budur diye?
cevabım şu olacaktır cause i love my language brother!
aman ha!
aynen! dilimi seviyorum, bu dile gülüyorum hem de.
şarkı söylemeyi de bu dilde oturup kendi kendime
kötü konuşturmayın bizi tadımız kaçmasın haybeye.
neyzen olur üfler sonra, belan olur hep ömrünce.
gazetelerde yazılanlar planlar olabilir mi acaba?
herkes bir köşeden çekiyor, arzusun bilen var mı arasında?
biz mi saf düşünüyoruz ya da herkes öyle değil mi lan yoksa?
aman ha!
işte şurada konuşuyoruz kendimizce güzel bir dille
anlaşıyoruz da şöyle böyle, buna da şükrediyoruz. eyvallah...
mevlana farsça yazmış. divan edebiyatı zaten failun
yunus emre var toprakta, öyle tatlı arı bir dille
aman ha!
ben de bu dilde söylüyorum, çok çok daha rahat oluyor diye.
inceden döner de dilimiz ecnebi dillerin kimine.
gelip de soran da olabilir tercihin neden budur diye?
cevabım şu olacaktır cause i love my language brother!
aman ha!
aynen! dilimi seviyorum, bu dile gülüyorum hem de.
şarkı söylemeyi de bu dilde oturup kendi kendime
kötü konuşturmayın bizi tadımız kaçmasın haybeye.
neyzen olur üfler sonra, belan olur hep ömrünce.
sözleri:
bak işte geçti yine bir gün ömürden
sen istersen sabah akşam durmadan söylen
mutsuz olmak durdurmaz ki geçen zamanı
dolu dolu yaşamak lazım geçen her anı
sevinç,hüzün,acı,neşe hepsi bizlere
geri durma korkma hisset hayatı içinde
bugün çektiğin acılar yarına aşıdırlar
vardır elbet bunun da bir sebebi
vardır elbet bunun da bir nedeni
batan güneş doğar sabah ilk günmüş gibi
biz görür müyüz fakat bu hiç belli mi?
ah şu hayat!...emanet mi yoksa vade mi?
bir rüyada içtiğimiz mayhoş bade mi?
affet seni üzenleri bir de kendini
kötü iyinin, çirkin güzelin varlık nedeni
ne varlığa ne yokluğa kaptır kendini
vardır elbet bunun da bir sebebi
vardır elbet bunun da bir nedeni
bak işte geçti yine bir gün ömürden
sen istersen sabah akşam durmadan söylen
mutsuz olmak durdurmaz ki geçen zamanı
dolu dolu yaşamak lazım geçen her anı
sevinç,hüzün,acı,neşe hepsi bizlere
geri durma korkma hisset hayatı içinde
bugün çektiğin acılar yarına aşıdırlar
vardır elbet bunun da bir sebebi
vardır elbet bunun da bir nedeni
batan güneş doğar sabah ilk günmüş gibi
biz görür müyüz fakat bu hiç belli mi?
ah şu hayat!...emanet mi yoksa vade mi?
bir rüyada içtiğimiz mayhoş bade mi?
affet seni üzenleri bir de kendini
kötü iyinin, çirkin güzelin varlık nedeni
ne varlığa ne yokluğa kaptır kendini
vardır elbet bunun da bir sebebi
vardır elbet bunun da bir nedeni
sözleri:
aynen öyle dedi adam
buraları hep bizden sorulur
aklı olan göçmüş zaten
kalanlar koyundan sayılır
bugünün yarını da var
yarın bugünden de beter
köfteler dedi adam
yersen yani keriz!
öyle bir memleket ki arkadaş
ağzı olan konuşuyor derler
ağzı olmayan konuşsun dersen
ağızlarına geleni söylerler
durum çok mu vahim
yoksa ben mi telaştayım?
onu bunu bilmem ama
hayırlısı neyse o olsun be kanka!
yeni gibi de yoksa eski de gibi mi?
eski sanki hep yeni gibi mi?
gibi gibi mi ya da kendisi gibi mi?
olduğu gibi mi göründüğü gibi mi?
aynen öyle dedi adam
buraları hep bizden sorulur
aklı olan göçmüş zaten
kalanlar koyundan sayılır
bugünün yarını da var
yarın bugünden de beter
köfteler dedi adam
yersen yani keriz!
öyle bir memleket ki arkadaş
ağzı olan konuşuyor derler
ağzı olmayan konuşsun dersen
ağızlarına geleni söylerler
durum çok mu vahim
yoksa ben mi telaştayım?
onu bunu bilmem ama
hayırlısı neyse o olsun be kanka!
yeni gibi de yoksa eski de gibi mi?
eski sanki hep yeni gibi mi?
gibi gibi mi ya da kendisi gibi mi?
olduğu gibi mi göründüğü gibi mi?
bir hariçten gazelciler bestesi.
bir hariçten gazelciler bestesi.
bir hariçten gazelciler bestesi.
(bkz: vardır)
(bkz: vardır)
sesleniş
dağ gibi karayağız birer delikanlıydık. babamız, sırtında yük taşıyarak getirirdi aşımızı, ekmeğimizi. arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken bizler bir mum ışığında bitirdik kitaplarımızı. kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya. ecelsiz öldürüldük. dövüldük, vurulduk, asıldık.
vurulduk ey halkım, unutma bizi...
yoksulluğun bükemediği bileklerimize çelik kelepçeler takıldı. işkence hücrelerinde sabahladık kaç kez. isteseydik, diplomalarımızı, mor binlikler getiren birer senet gibi kullanırdık. mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık. yazlık kışlık katlarımız, arabalarımız olurdu. yüreğimiz, işçiyle birlikte attı. yaşamımızın en güzel yıllarını birer taze çiçek gibi verdik topluma. bizleri yok etmek istediler hep.
öldürüldük ey halkım, unutma bizi...
fidan gibi genç kızlardık. hayat, şakırdayan bir şelale gibi akardı gözbebeklerimizden. yirmi yaşında, yirmi bir yaşında, yirmi iki yaşında, işkencecilerin acımasız ellerine terk edildik. direndik küçücük yüreğimizle, direndik genç kızlık gururumuzla. tükürülesi suratlarına karşı bahar çiçekleri gibi, taptaze inançlarımızı fırlattık boş birer eldiven gibi. utanmadılar insanlıklarından, utanmadılar erkekliklerinden.
hücrelere atıldık ey halkım, unutma bizi...
ölümcül hastaydık. bağırsaklarımız düğümlenmişti. hipokrat yemini etmiş doktor kimlikli işkencecilerin elinde öldürüldük acınmaksızın. gelinliklerimizin ütüsü bozulmamıştı daha. cezaevlerine kilitlenmiş kocalarımızın taptaze duygularına, birer mezar taşı gibi savrulduk. vicdan sustu. hukuk sustu. insanlık sustu.
göz göre göre öldürüldük ey halkım, unutma bizi...
kanserdik. ölüm, her gün bir sinsi yılan gibi dolaşıyordu derilerimizde. uydurma davalarla kapattılar hücrelere. hastaydık. yurtdışına gitseydik kurtulurduk belki. bir buçuk yaşımızdaki kızlarımızı öksüz bırakmazdık. önce, kolumuzu, omuz başından keserek, yurtseverlik borcumuzun diyeti olarak fırlattık attık önlerine. sonra da, otuz iki yaşında bırakıp gittik bu dünyayı, ecelsiz.
öldürüldük ey halkım, unutma bizi...
giresun’daki yoksul köylüler, sizin için öldük. ege’deki tütün işçileri, sizin için öldük. dogu’daki topraksız köylüler, sizin için öldük. istanbul’daki, ankara’daki işçiler, sizin için öldük. adana’da, paramparça elleriyle ak pamuk toplayan işçiler, sizin için öldük.
vurulduk, asildik, öldürüldük ey halkim, unutma bizi...
bagimsizlik, mustafa kemal’den armağandı bize. emperyalizmin ahtapot kollarına teslim edilen ülkemizin bağımsızlığı için kan döktük sokaklara. mezar taşlarımıza basa basa, devleti yönetenler, gizli emirlerle başlarımızı ezmek, kanlarımızı emmek istediler. amerikan üsleri kaldırılsın, dedik, sokak ortasında sorgusuz sualsiz vurdular.
yirmi iki yaşlarındaydık öldürüldüğümüzde ey halkım, unutma bizi...
yabancı petrol şirketlerine karşı devletimizi savunduk; komünist dediler. ülkemiz bağımsız değil dedik; kelepçeyle geldiler üstümüze. kurtuluş savaşı’nda emperyalizme karşi dalgalandirdigimiz bayragimizi daha da dik tutabilmekti bütün çabamiz. bir kez dinlemediler bizi. bir kez anlamak istemediler.
vurulduk ey halkim, unutma bizi...
henüz çocuklugumuzu bile yaşamamiştik. bir kadin eline degmemişti ellerimiz. bir sevgiliden mektup bile almamiştik daha. bir gece sabaha karşi, pranga vurulmuş ellerimiz ve ayaklarimizla çikarildik idam sehpalarina. herkes taniktir ki korkmadik. içimiz titremedi hiç. mezar topragi gibi taptaze, mezar taşi gibi dimdik boynumuzu uzattik yagli kementlere.
asildik ey halkim, unutma bizi...
bizi öldürenler, bizi asanlar, bizi sokak ortasinda vuranlar, agabeyimiz, babamiz yaşlarindaydilar. ya bu düzenin kirli çarklarina ortak olmuşlardi ya da susmuşlardi bütün olup bitenlere. öfkelerini bir gün bile, karşisindakilere bagirmamiş insanlarin gözleri önünde, öldürüldük. hukuk adina, özgürlük adina, demokrasi adina, bati uygarligi adina, bizleri, bir şafak vakti ipe çektiler.
korkmadan öldük ey halkim, unutma bizi...
bir gün mezarlarimizda güller açacak ey halkim, unutma bizi...
bir gün sesimiz hepinizin kulaklarinda yankilanacak ey halkim, unutma bizi.
özgürlüge adanmiş bir top çiçek gibiyiz şimdi, hep birlikteyiz ey halkim, unutma bizi, unutma bizi, unutma bizi...
uğur mumcu
dağ gibi karayağız birer delikanlıydık. babamız, sırtında yük taşıyarak getirirdi aşımızı, ekmeğimizi. arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken bizler bir mum ışığında bitirdik kitaplarımızı. kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya. ecelsiz öldürüldük. dövüldük, vurulduk, asıldık.
vurulduk ey halkım, unutma bizi...
yoksulluğun bükemediği bileklerimize çelik kelepçeler takıldı. işkence hücrelerinde sabahladık kaç kez. isteseydik, diplomalarımızı, mor binlikler getiren birer senet gibi kullanırdık. mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık. yazlık kışlık katlarımız, arabalarımız olurdu. yüreğimiz, işçiyle birlikte attı. yaşamımızın en güzel yıllarını birer taze çiçek gibi verdik topluma. bizleri yok etmek istediler hep.
öldürüldük ey halkım, unutma bizi...
fidan gibi genç kızlardık. hayat, şakırdayan bir şelale gibi akardı gözbebeklerimizden. yirmi yaşında, yirmi bir yaşında, yirmi iki yaşında, işkencecilerin acımasız ellerine terk edildik. direndik küçücük yüreğimizle, direndik genç kızlık gururumuzla. tükürülesi suratlarına karşı bahar çiçekleri gibi, taptaze inançlarımızı fırlattık boş birer eldiven gibi. utanmadılar insanlıklarından, utanmadılar erkekliklerinden.
hücrelere atıldık ey halkım, unutma bizi...
ölümcül hastaydık. bağırsaklarımız düğümlenmişti. hipokrat yemini etmiş doktor kimlikli işkencecilerin elinde öldürüldük acınmaksızın. gelinliklerimizin ütüsü bozulmamıştı daha. cezaevlerine kilitlenmiş kocalarımızın taptaze duygularına, birer mezar taşı gibi savrulduk. vicdan sustu. hukuk sustu. insanlık sustu.
göz göre göre öldürüldük ey halkım, unutma bizi...
kanserdik. ölüm, her gün bir sinsi yılan gibi dolaşıyordu derilerimizde. uydurma davalarla kapattılar hücrelere. hastaydık. yurtdışına gitseydik kurtulurduk belki. bir buçuk yaşımızdaki kızlarımızı öksüz bırakmazdık. önce, kolumuzu, omuz başından keserek, yurtseverlik borcumuzun diyeti olarak fırlattık attık önlerine. sonra da, otuz iki yaşında bırakıp gittik bu dünyayı, ecelsiz.
öldürüldük ey halkım, unutma bizi...
giresun’daki yoksul köylüler, sizin için öldük. ege’deki tütün işçileri, sizin için öldük. dogu’daki topraksız köylüler, sizin için öldük. istanbul’daki, ankara’daki işçiler, sizin için öldük. adana’da, paramparça elleriyle ak pamuk toplayan işçiler, sizin için öldük.
vurulduk, asildik, öldürüldük ey halkim, unutma bizi...
bagimsizlik, mustafa kemal’den armağandı bize. emperyalizmin ahtapot kollarına teslim edilen ülkemizin bağımsızlığı için kan döktük sokaklara. mezar taşlarımıza basa basa, devleti yönetenler, gizli emirlerle başlarımızı ezmek, kanlarımızı emmek istediler. amerikan üsleri kaldırılsın, dedik, sokak ortasında sorgusuz sualsiz vurdular.
yirmi iki yaşlarındaydık öldürüldüğümüzde ey halkım, unutma bizi...
yabancı petrol şirketlerine karşı devletimizi savunduk; komünist dediler. ülkemiz bağımsız değil dedik; kelepçeyle geldiler üstümüze. kurtuluş savaşı’nda emperyalizme karşi dalgalandirdigimiz bayragimizi daha da dik tutabilmekti bütün çabamiz. bir kez dinlemediler bizi. bir kez anlamak istemediler.
vurulduk ey halkim, unutma bizi...
henüz çocuklugumuzu bile yaşamamiştik. bir kadin eline degmemişti ellerimiz. bir sevgiliden mektup bile almamiştik daha. bir gece sabaha karşi, pranga vurulmuş ellerimiz ve ayaklarimizla çikarildik idam sehpalarina. herkes taniktir ki korkmadik. içimiz titremedi hiç. mezar topragi gibi taptaze, mezar taşi gibi dimdik boynumuzu uzattik yagli kementlere.
asildik ey halkim, unutma bizi...
bizi öldürenler, bizi asanlar, bizi sokak ortasinda vuranlar, agabeyimiz, babamiz yaşlarindaydilar. ya bu düzenin kirli çarklarina ortak olmuşlardi ya da susmuşlardi bütün olup bitenlere. öfkelerini bir gün bile, karşisindakilere bagirmamiş insanlarin gözleri önünde, öldürüldük. hukuk adina, özgürlük adina, demokrasi adina, bati uygarligi adina, bizleri, bir şafak vakti ipe çektiler.
korkmadan öldük ey halkim, unutma bizi...
bir gün mezarlarimizda güller açacak ey halkim, unutma bizi...
bir gün sesimiz hepinizin kulaklarinda yankilanacak ey halkim, unutma bizi.
özgürlüge adanmiş bir top çiçek gibiyiz şimdi, hep birlikteyiz ey halkim, unutma bizi, unutma bizi, unutma bizi...
uğur mumcu
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?