set me free

aslında geçtiğimiz günlerde fotoğraf ve resim arasındaki farkları incelendikten sonra profil fotoğrafı da olabilirdi bu başlığın adı. neyse, ziyanı yok.
herhangi bir konuda seçim yapmak için ayrılandan daha fazla zaman harcanan resimler yahut fotoğraflardır. inanılmaz önem arz etmektedirler. vesikalık fotoğraf koymak abestir buralara. çok eğlendiğiniz bir anda çekilen, sempatik ya da şirin göründüğünüz - çünkü aslında değilsinizdir - fotoğraflarınızı sergilersiniz. ya da karamsarlığın dibine dibine vurduğunuz, loş ışıklar altında; hatta meyhanevi bir geceden görüntülerinizi...

en çok beğendikeleri uzuvlarını çeken adamlar da var. örneğin gözleri renklidir. makroyu açıp kendi gözünün fotoğrafını çekmiştir, koymuştur profile. retinasına, kör noktasına kadar gösterir. kimisi var ayağını çeker, çok espritüel bir fotoğraftır bu. hani ’sempatik olmakmış, şirin olmakmış.. yemişim ulan’ der.

benim gibi anime severi vardır, koyar zeraki kenpachi nin resmini. hani play station 3 reklamları süslüyor otobüsleri şu sıralar. ’aslında kimsin ?’

fight club filmine ait bir masaüstü görüntüsü vardı, şöyle yazıyor:
you are not your desktop wallpaper
buyuz işte biz. profil resimlerimiziz.

zorunlu işlem. hayatımızın sonuna kadar mahkumuz yemek yemeğe. hele bir de yapmanız gerekiyorsa öncesinde... büyük ızdıraptır.

ney ile yapılmış en harika parçalardan birisidir. hani alır götürür ya uzaklara ney... uyan ey gözlerimi dinlerken kendi içime bakarken dalıyor gözlerim.

http://tinyurl.com/ydkyc8p

tamam sigara zararlı ama asgari ücret ile ev geçindirmeye çalışmak daha zararlı. çocuğunu okutmak için dersane parası bulmak daha zararlı.
işsizlik, hastane kapılarında telef olmak daha zararlı. insan gibi yaşayamamak daha zararlı. madem sigarayı yasakladınız, bunları da yasaklasanıza !

(bkz: hamdi bey)

otobüs firmalarında istif olarak atılan bagajımızı çıktığında tanıyabilmemiz için muavin tarafından verilen kağıt parçası.

her türlü kağıt parçası ayraç olarak kullanılabilir. öyle çok da afilli olmalarına, renkli olmalarına gerek yoktur. misal ben biraz evvel bir otobüs firmasının bagaj kuponunu buldum kitabımda.
’ kim bilir nereye gidiyordum, hangi yıldan kalma bu kupon ’ şeklinde melankolik davranışlar göstermeyeceğim ama !

doğan cüceloğlu’nun üslubunun carlos castaneda’nın don juan öğretilerine benzediği kitabıdır. öyle olsa bile bilince ve farkındalığa dair anlattıkları yüzünden okunmalıdır. çok önemli hikaye ve diyalogları sayfalarında barındırmaktadır.

’may i have your attension please’ şeklinde bir cümle ile ince sesli bir hanım anonsa geçer havalimanı, istasyon ve bilimum kamusal alanda.
bu anonsun türkçesini varın siz düşünün.

rage against the machine versiyonunun tam o ’wake up’ kısmını sabahları uyandırma zil sesi olarak kullanıyorum; yatağın uzak bir köşesinden. notalar karışmaya başlayıp elektronik iyice çığırdığında uyanmamak imkansız.

sadece emre altuğ’ un değil, 90’ ların da en hoş ritimli şarkılarından birisidir.
bestecisi fırat tanış’ ın söylediği videoya gelince... harun kolçak’ ı çok severim ama, şarkıya eşlik edeyim derken tüm dengesini bozmuştur kendi tarzıyla. fırat tanış tan o sesi kim beklerdi üstelik...

çok sevdiğim, uzun yıllardır mütemadiyen gittiğim mekandır. ancak sigara yasağı sonrasında çok sıkıntı çekmekte/çektirmektedirler. vişne-cappicinolu nargile, o haftanın uykusuz ve pengueni, koltukaltında yastık ve fonda murat çelik eşliğinde yağmur kokulu bir öğleden sonrası anım vardır ki...peeeeh
işte o nargilesini şimdi içemediğimden bütün keyfim duman olmuş uçmuştur yasak tarihinden beri.

o saçlar ile tam bankacı kılığına girebilmiştir. yoksa kirli sakal - uzun jöleli saçlar ile hiç olmazdı o reklam.

genellikle tansiyonun düşmesi sonrasındaki ilk olaydır. sesler netlik kaybeder, hafif baş dönmesi.. bi de bakmışsınız ki bakamıyorsunuz, uçmuşsunuz.
ha aynı durumu ağla sevdamı yusuf taşkından dinlediğiniz sırada da yaşayabilirsiniz.

feryat ettirecek derecede güçlüdür. güzel mi denir, yoksa acı mı denir bilemiyor insan.

ill nino ispanyolca da söylemiştir aynı ritimde. o da kulağa hoş gelir.

bu kadar seveni olduğunu bilmek mutlu etti beni birden. 5 çayının muhteşem ürünüdür. yanında kısır ile birlikte ikramı doyumsuzdur. ayran olmazsa olmazıdır. istanbul da öyle güzel yapanını pek görmedim. bursa kestel’ de bir ufak dükkan vardı. o hanım çok marifetliydi bu börekte. şimdi arasan bulamazsın yerinde.
acaba bunun da dondurulmuşu çıktı mı ?

$$$$ sessiz olun, sessizlik eylemindeyiz.

online uyeler
independence (jedi) [msg] [kim]
ayşemayşe (2. nesil bilgic) [msg] [kim]
bitterend (2. nesil bilgic) [msg] [kim]
melankomik (2. nesil bilgic) [msg] [kim]
mad (3. nesil bilgic) [msg] [kim]
cremaster (4. nesil bilgic) [msg] [kim]
elma sekeriiii (moderator) [msg] [kim]
set me free (4. nesil bilgic) [msg] [kim]
pistazie (4. nesil bilgic) [msg] [kim]
nickten yana sansım yok (4. nesil bilgic) [msg] [kim]
mouscronoise (4. nesil bilgic) [msg] [kim]
sizi rahatsiz etmeye geldim (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
pazarda dildo satan adam (5. nesil bilgic) [msg] [kim]

$u anda yonetimden

1 jedi,
1 moderator,
1 bot(genelde gorunmez bu),

uyelerden ise

0 gammaz,
11 bilgic,
0 comez,

uyelerden toplam 13 ki$i sozlukte at ko$turuyorlar.

ayrica

$u anda bilgi sozluk’u 4 ki$i okuyor.

savatage coverı da bulunmaktadır.

dehanın yalnız olduğu düşünüldüğünde ve yalnız insanların zahmetlerinin fazla olduğu varsayımından...
a=b=c; deha=yalnızlık=zahmet. evet, deha zahmet çeker.